KASTAMONU'YA NİÇİN BİR KEZ OLSUN GELMEK, GÖRMEK GEREKİR





.II. Beyazıt döneminde 1506 yılında Nasrullah Kadı tarafından köprü, şadırvan ve havuzlarla birlikte yaptırılan Nasrullah camii’nin içindeki süslemeler hattat Ahmet Şevki Efendi’ye ait.
Candaroğulları Beyliği zamanında yapılan İsmail Bey Külliyesi de şehir merkezinde yer alıyor. Camii, medrese, Deve Hanı, iki adet kaya mezarı ve bir kaya fasadı ile birlikte  Şahinşah kayası üzerinde yerleşmiş durumda olarak, yöresel yemeklere ağırlık veren restoran ile el emeği hediyelik eşyalarla da gelen konuklara hizmet veriyor.
Kente 18 km. uzaklıktaki Kasaba köyünde yer alan 1366 yılında yapılmış olan Mahmutbey Camii de kentteki tarihi eserlerin dikkat çeken örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Mihrap kısmı haricinde içi tümüyle ahşap olup, kök boyası ile kalem işi olarak süslenmiş. Caminin ahşap çatısı ender örneklerden biri olarak; hiç metal çivi kullanılmadan bindirme usulu ile yapılmış.

Kastamonu Valilik binasının alt katında yer alan Kent Tarihi Müzesi’nde 1904 yılına ait Anadolu’da ilk el yapımı konsol piyanosu, Kastamonu Sana-i Nefise Mektebi’nde 1907 yılında dokunan 40 metre karelik halının da içinde bulunduğu eserleri sergileniyor.



 Hükümet binası projesi; Mimar Vedat Tek’e ait. Ön ve arka cephesi simetrik olan taş binanın girişinde, Osmanlıca “Hükümet Dairesi, 1318” yazısı yer alıyor. Ankara’da ikinci TBMM binası, Büyük Postane, İstanbul’da Haydarpaşa ve Moda Vapur İskeleleri, Tarlabaşı Bulvarındaki Kamer Hatun Camii, Nişantaşı’ndaki kendi evi, Laleli’deki Tayare Apartmanları gibi bir çok esere imza atmış olan mimarın adının verildiği “Mimar Vedat Tek Kültür ve Sanat Merkezi”nde ise Kurtuluş Savaşının canlandırıldığı Şerife Bacı Anıtı, köy fırını, su değirmeni, serender, keten tohumundan bezir yağı üretim yeri, yayla evinin yanı sıra Şapka ve Silahların sergilendiği Cumhuriyet Evi Özel Müzesi ile dikkat çekiyor.

Cumhuriyet Döneminde Şapka ve Kıyafet Devrimi’nin Kastamonu’da yapılmış olmasının haklı onurunu taşıyan kent, her yıl 23 Ağustos’ta başlayıp, 30 Ağustos’a değin süren bir kutlama yapıyor.
Atatürk’ün Kastamonu’da takip ettiği güzergahta (Küre, İnebolu, Seydiler, Devrekani, Daday ilçeleri ile birlikte il merkezinde) resmi törenin yanı sıra konferans, panel, sergiler ve spor karşılaşmaları, konserlerle dolu bir hafta yaşanıyor.

Kurtuluş Savaşı’nda kağnılarla cephane taşınmış olan Atatürk ve İstiklal Yolu, anıtlarıyla, hanları, köprüleriyle tarihe tanıklık ederken, doğal orman yaşamına dost bir yürüyüş yapmaya da olanak sağlıyor.

Kastamonu ve çevresinin, kültürel varsıllığını oluşturan binlerce yıllık birikiminin yanı sıra; Beylikler ve Osmanlı dönemlerinde idari merkez konumunda olması nedeniyle bir çok kentten gelen memur, asker ve zanatkarların kendi kültürlerini  getirmeleri  bölgenin geniş kültür mozaiğinin oluşumunda önemli rol oynamış.

Kastamonu’nun mistik havasından bir süre uzaklaşıp, doğayla kucaklaşmak isteyince; yeşil fışkıran yamaçlara, ardından da karların bulutlarla kucaklaştığı Ilgaz Dağı’na yönlenir, yolumuz.
Kente 40 km. uzaklıktaki antik dönemde Olgassys olarak adlandırılan Ilgaz Dağı günümüzde de yaban hayatı bakımından önemli türleri barındırmaktadır. Bunların arasında Bozayı, Ulu Geyik, Kurt, Tilki, Yaban Domuzu, Karaca, Tavşan ve Su Samuru gibi fauna örnekleri bulunurken; bitki zenginliği bakımından da Türkiye’de yetişen 9250 türün 1/10’u Ilgaz Dağı’nda yer almaktadır. Yalnızca Ilgaz Dağı’na ait 64 adet endemik bitki yaşamaktadır. Aynı zamanda bir kış sporları merkezi olan Ilgaz Dağı’nda 800 ve 1500m. uzunluklarında 2 pisti ile turistik tesisler bulunmaktadır.



 Kastamonu’nun denize açılan kapılarından biri olan İnebolu ilçesi ise kentin 95 km. kuzeyinde yer almaktadır.  Aşı boyalı evleri, 347 adet tescilli kültür varlığı ve doğal güzelliği ile dikkat çeken İnebolu, denizi, balığı ve balık restoranları ile turizme hizmet sunmaktadır.

Karadeniz’in her dalgada değişen mavisini takip ederek kültür sanat festivallerine kucak açan Abana ilçesine ulaşılır.
Yakamozlarla ışıldayan  denizle, göğe yükselen ormanların arasından  geçen sahil yolundan devam edince Çatalzeytin ilçesi ve Ginolu plajı bizi karşılar.

İstanbul Haliç’te turistik geziler yapılan Sultan Kayığı’nın da imal edildiği tersaneleri ile tanınan Cide, 12 km. kumsalı ve Gideros Koyu’nun doyumsuz manzarası ile turistik ve tarihi bir beldedir.  Şair yazar Rıfat Ilgaz, doğduğu ilçe olan Cide’de düzenlenen “Rıfat Ilgaz-Sarı Yazma Festivali”nin  yanı sıra Kastamonu’da da “Rıfat Ilgaz Şiir ve Öykü Yarışmaları”  ile anılmakta, bir çok sanatçı da katkıda bulunmaktadır.

Kastamonu’nun 135 kmlik sahilinin yanı sıra her ilçede birbirinden farklı, maceraya açık, rengarenk bir yaşam bekliyor. Bazen yalçın bir kayanın arkasından yükselen dağ, kimi zaman da 1600 m. yükseklikteki yaylalarının baş döndüren güzelliği sarmalıyor.

Bizans döneminden günümüze ulaşan Doğanlar Kalesi, Kaya Tüneli ve 15. yy.dan kalan Hoca Şemsettin Camii’nin yanı sıra  Ersizdere Kanyonu ve Masruf piknik alanı gibi doğal güzelliklere de sahip olan Küre, Küre Dağları içinde yer alan ve rengarenk yöresel giysilerin tarlada, evde gündelik yaşam içinde de giyildiği Azdavay ile 2004 yılı Avrupa Konseyi Onur Bayrağı sahibi Bozkurt Kastamonu’nun görülmeye değer güzellikleridir.

Pınarbaşı ilçesine 12 km uzaklıkta Ilıca Köyü’nde yer alan Ilıca Şelalesi, 15 metre yükseklikten doğal oluşmuş havuza dökülüyor. 858 m. uzunlukta, 250 m. derinlikteki Ilgarini Mağarası ise Pınarbaşı’nın 36 km. kuzeydoğusunda yer alıyor. Mağarada sarkıt ve dikitler yer almakta ayrıca Geç Roma ve Bizans dönemlerine ait mezar ve sarnıçlar bulunmaktadır. Yine Pınarbaşı ilçesi’nin 26 km. kuzeyindeki Valla Kanyonu; 800-1200 . yükseklikteki kayaların arasından geçmektedir ve10 km. uzunluktadır. İlçedeki Eko Turizm merkezi Paşa Konağı, konaklama olanağı da sağlamaktadır.

Antik dönemde Paphlagonia Bölgesinin bir dönem başkentliğini yapmış olan Pompeipolis kenti kazıları, tarihi köprüsü, camileri ile dikkat çeken Taşköprü ilçesi selenyum değeri çok yüksek olan sarımsağı, gündemdeki şarkıcıların katıldığı festivali ile  ayrı bir yere sahiptir.

Yaşanmışlıkların  izleri çağlar öncesinden günümüze ulaşırken; kentin tarihi kalıtları büyük bir uyum içinde varlıklarını sürdürüyorlar.

Kastamonu; "yüzyıllardan bu güne ulaşan kültürü",  "el değmemiş doğayı"  ve  "el sanatlarının emek kokan güzelliğini" birlikte kucaklama olanağını sunuyor. ( MİNE ÖZGÜR )