SIRADIŞI TURİZMCİ KADİR KAYA, ‘BENİM MİSAFİRLERİM NE ŞARTTA OLURSA OLSUN GELİYOR”

Açıksözlülüğüyle tanınan Kadir Kaya, son yaşanan Rusya krizine rağmen Türk turizminin ayakta kalacağına yürekten inanıyor. Ülkemiz üzerine oyunlar oynandığını iddia eden Kaya, “Büyük acenteler, ‘oteller fiyat kırsın’ diye geri duruyor ve hiç bir rezervasyon göndermiyor. Bunun adı komplodur, fırsatçılıktır. Bu bizi yıldırmamalı daha çok tanıtım yapmalıyız” dedi.



-2015 sezonu için beklentiniz nedir?

-Son dönemde tüm dünya ülkelerinde ciddi bir sıkıntı yaşanıyor. Bunun Türk turizmini olumsuz etkilemeyeceğini düşünmek doğru olmaz. Az ya da çok mutlaka etkileyecektir. Ama benim şahsi düşüncem çok kötü olmaz. Biz ülke olarak bir şekilde bu işin üstesinden her yıl olduğu gibi yine geliriz. Ne olur? Yüzde 7’lik, yüzde 8’lik bir eksilme olabilir.

-Kadir’in Ağaç Evleri olarak ağırladığın müşteri portföyü biraz farklı? Sezon ne kadar kötü olursa olsun, senin sadık müşterin bir şekilde Olimpos’a geliyor? Bunu neye bağlıyorsun?

-Söylediğin gibi benim misafirlerim ne şartta olursa olsun geliyor. O yüzden benim için bir sıkıntı olacağına inanmıyorum. Ayrıca ben otel tarzı çalışmıyorum. Alternatif tarz çalışıyorum ve 12 ay açığım. Kış dönemlerinde müşteri sayımı ne kadar daha artırabilirim ve sürdürülebilirliğim ne kadar sağlayabilirim, onun peşindeyim.  Sadece benim iyi olmam yetmiyor. Ülke olarak hepimizin standartlarımızı artırmamız lazım. Çünkü ben bu ülkede her ayında gümbür gümbür turizm yapılabileceğine, turist ağırlayabileceğine inanıyorum. Bu yüzden dersimize iyi çalışmamız gerekiyor.

-Peki sıkıntı nerede?

-Eksik yerlerimizi görmeden zirveye çıkıyoruz. Zirveye çıkmak zordur ama orada kalmak daha da zordur. Defolarımızı, eksiklerimizi gidermeden tamamlamadan olmuyor. Altımız boş olduğunda damdan düşer gibi düşüyoruz ve büyük yara alıyoruz. Şunun üzerine basarak bir kez daha söylemek istiyorum herkes bilgi işi yapacak.

-Rusya’da yaşanan kriz, Türk turizmini ne kadar etkiler?

-Etkilememesi mümkün değil. Ama bence bundan daha önemlisi ülkemiz üzerine oynanan ayak oyunları. Bu durum beni daha da tedirgin ediyor. Büyük acenteler, ‘oteller fiyat kırsın’ diye geri duruyor ve hiç bir rezervasyon göndermiyor. Bunun adı fırsatçılıktır. Bu durum beni çok rahatsız ediyor ve sindirmekte güçlük çekiyorum. Daha önceki yıllarda hatırlarsan ‘kuş gribi’, ‘domuz grubu’ ve ‘bombalama’ gibi ülkemiz için hep ticari ayak oyunları oynandı. Bu bir komplodur, bende bunun içinde olduğum için çok iyi biliyorum. Kuş gribinde İngiltere’deydim. Döne döne bir sürü yabancı tv kanalı ülkemizde kuş gribi olduğuna yönelik sansasyonel haberler yapıyorlardı. Biz bir şey yapamıyorduk. Standımı gelen bayanı nasıl ikna ettiği bir ben bilirim. O yüzden bu tip olaylara karşı hazırlıklı olmamız ve mücadele etmemiz lazım. Tanıtımlarımızı çok iyi yapmamız lazım. Antalya, Rusya’ya 2-3 saatlik mesafede. Dolayısıyla onlar için en yakın tatil yeri biziz ve ikinci adresleri gibiyiz. Şimdi acenteler biraz doldur boşalt yaptığı ve ‘ne kadar fiyat düşürebilirsek bizim için kardır’ mantığı içinde oldukları için beklemedeler.



ŞİMDİ DE İSLAMAFOBİ  SAHNE ALDI

-Son yıllarda bir de İslamafobi çıktı. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

-Biraz önce söylediğim ülkemiz üzerine oynanan ayak oyunlarının şuanda ki versiyonu İslamafobi’dir. En son sahne alan ve uygulanan oyun. Sıra şimdi ona geldi.

-Kadir Kaya olarak, acente kullanmadığın için fuarlarda turist ile birebir iletişim kuruyorsun. Zor olmuyor mu?

-Olmaz olur mu. İnsanları ikna etmek hele Avrupalı’yı ikna etmek çok zor. Şöyle bir durum var, ülkemize daha önce gelip kalanlar bizi çok iyi tanıyor. Onları ikna etmek zor olmuyor.  Ama ülkemizi bilmeyen insanı ikna etmek gerçekten çok zor. Yumuşak bir dil ve iyi bir iletişimle ülkemizi ve Kadir’in Ağaç Evlerini tanıtıyoruz. Hele bir de doğa sporlarına yatkın bir insansa bizim yerimiz onlar için biçilmiş kaftan. Biliyorsunuz onlar savaş bile olsa gelir, sorun olmaz. Esas olan bizim için oluşan İslamofobi’yi kırmak. O da hiç kolay bir iş değil. Zayıf düşüyoruz açıkçası.

-Yıllardır turizm fuarlarını takip ediyorsun. Hiç eski müşterilerinle karşılaştığın oluyor mu? Var mı böyle ilginç anıların?

-Son gittiğim Hamburg fuarında 20 yıl önce bende kalmış bir kız ile karşılaştım. Hatta o zaman karavan ile geldiğini belirtti. Geçen yıl da Frankfurt’taki festivalinde 20 yıl önce yine karavanla gelen bir çift ile sohbet etmiştim. Daha hatırlayamadığım bir sürü eski dostla karşı karşıya geliyoruz. Bir de yakın arkadaşlarından duyum da Olimpos’a gelmeyi düşünenler var.



KİMSEDEN ‘AFERİN’ BEKLEMİYORUM

-Hükümetin turizm politikasını nasıl buluyorsun.

-Bu iş sadece hükümetin yapmasıyla olmaz. Askıda kalırız. Ben ülkemizi tanıtan bir çok arkadaşımızı ve ataşelerimizi tanıyorum. Bunların birçoğuyla fuarlara katıldık ve çok güzel işler yaptık. Uluslar arası birçok fuara katıldım ve bunların hepsinde benim kendi stantlarım vardı. Son 5-6 yılda Bakanlık stantlarına da katılıyorum. Anadolu’da bir tabir vardır; ‘yerli tavşanı yerli tazı kovalar’ diye. Onu gibi Antalya’nın ya da Erzurum’un ücra köşesindeki bir yeri Ankara’daki ya da tanıtımdaki insan bilmez. Bizler biliriz. Bu konuda yerel yöneticilere ve yerel işletmecilere çok iş düşüyor. Burada hazırladığın ürünü orada sunmazsan, oradaki insanların yapacağı tanıtım ister istemez havada kalır. Burada iş birliği ve güç birliği lazım. Bölgesel çalışmayı, altyapıyı bitiremezsek yukarının tanıtmasıyla bir iş olmaz.

-Bugüne kadar ülke tanıtımı yaptığın katkılardan dolayı ‘sana bir katkı verelim, destek olalım ya da omuz verelim’ diyen bir Bakanlık yetkilisi ya da bir siyasi oldu mu hiç?

- Aman desteği bırak köstek olmasınlar yeter. Benim turizm anlayışım bakanlığın mevzuatlarına göre değil. Ülkemizde hep ‘deniz-kum-güneş’ turizmi yapıldı. Bütün yaz yatan ağustos böceği misali sezonu geçirdik. Kış gelince de güzelim 5 yıldızlı tesisleri müşteri bulamadığımız için kapattık. Şu anda ülkemiz 17-18 derecelerde turist bulamıyor ama -15 derecede birçok ülkede bir sürü turist var. Bunun önünü açmak lazım.

-Kadir Kaya olarak, ‘Kadir’in Ağaç Evleri ‘ adında çok bilinen bir takdir edilen bir tesisiniz var. Bunu tanıtımı için hiç bir fedakarlıktan da kaçınmıyorsunuz. Bunun maddi ve manevi geri dönüşü sizi tatmin ediyor mu?

-Son katıldığım Dresden fuarında sadece Bakanlığın ve benim standım vardı.  Güzel bir yerdi çok güzel bir tanıtım gerçekleştirdik. İlgi ve alakada beni memnun etti. Bence bu tip fuarlara mutlaka katılmak gerekiyor. Ben bu fuarlara katılarak ülkemi tanıtıyorum ve kimseden de ‘aferin’ beklemiyorum. Paramı da kendim yatırıyorum, kimseden de bir beklentim yok. Bu fuarlar bir Kadir ile olacak şeyler değil. Bir çok katılımcı olması lazım.



HER YIL 12-13 ULUSLAR ARASI FUARA KATILIYORUM

-Yılda kaç turizm fuarına katılıyorsun?  

-12-13 civarında fuara katılıyorum. Yani yetişebildiğim kadar. Yetişemediğime de broşür gönderiyorum. Çünkü ekonomik gücüm her şeye yetmiyor. Her işin bir bedeli var.

-Bu fuarlar katılmak epey maliyetli olsa gerek. Ne kadar bir bütçe ayırdınız bu iş için?
-70 ile 80 bin lira arasında bir maliyeti var bu işlerin. Ama hiç gocunmuyorum. Seviyorum ben ülkemin tanıtıma katkı koymayı. Gücüm yettiğince de bu katkıyı vermeye, daha çok yayılmaya çalışacağım.

-Olimpos denince akla hep Kadir’in Ağaç Evleri geliyor. Yok mu sizden başka fuarlara katılıp Olimpos’u tanıtan bir otel ya da tesis?
-Benim bildiğim kadar yok.

-Peki bu sizin sırtınızdan geçinmek gibi olmuyor mu?
-Yapılabilecek bir şey yok, ‘Haluk bilmezse balık bilir’ demişler. Onlarda zamanı gelince Olimpos’un tanıtımını yaparlar. Ben arkadaşlarıma da söylüyorum, ‘gelin stant var, broşürleriniz koyun, tanıtımınızı yapın’ diyorum. Onlardan para pul da istemiyorum ve ‘standın parasını da ben vereyim’ diyorum. Onun yerine insanlar burada kışın yatarak turist bekliyor. Böyle başarı elde edilmez. Kimse kimsenin pastasından almasın, pastayı büyütelim. ‘Her şey dahil’ ile otelerde20-25 avro’ya müşteriyi doldurarak, alış verişe dayalı, bir paket sigara parasına ağırlamak doğru değildir. 2-3 halıcı ve kuyumcuyu ‘zengin edeceğiz’ diye kazıklayarak turizm olmaz.

DÜNYACA ÜNLÜ ACENTELERİN TEKLİFİNİ REDDETTİM

-Olimpos yıllardır hep sevgililerin kaçamak yeri olarak bilinirdi ancak son yıllarda sanki aileler daha çok gelmeye başladı. Bunu nasıl başardınız?

-Bir şey yaşamadan konuşulmaz. İnsanlar buraya gelip bu havayı sulamadan bence yorum yapmamalı. Burası şehrin gürültüsünden kaçanlar için adeta bir meditasyon merkezi gibi. Burası öyle lüks arayan, televizyon arayan, havuz arayan için tabii ki uygun değil. Zaten yurt dışı fuarlarında da ‘lüks arıyorsan bana gelmeyeceksin’ diyorum. Odada duşu var, kliması var, sabah ve akşam yemeği var. Burası benim yaşantım. Ben buraya gelenle yaşantımı paylaşıyorum. Normal Anadolu yaşamı da bu zaten. Siz bir yurt dışına gittiğinizde oranın gerçek yaşamını merak etmez misiniz? Biz de burada bunu sunuyoruz misafirlerimize.

-Yabancı turist buranın en çok neyini seviyor?

-Bu doğanın içindeki bu sunulanları bozmadan yaşamamızı seviyorlar. Buraya gelenlerin bir çoğu zaten doğa aşığı. 70’e yakın ülke gezdim, sokaklarında bir tane sigara izmariti bulamazsınız. Yabancılar bunu bizden iyi yapıyor. İşte bizim bu doğayı korumamız onları buraya çekiyor. Çünkü biz emanetçiyiz ve bunu işi korumamız gerektiğini iyi bilmeliyiz. Bizden sonra geleceklere iyi şeyler bırakmalıyız. Şu ağacın yeşilini kaybederek buraya bina dikmek marifet değil ki. O ağacın bölgeye verdiği oksijeni kaybetmeyelim. Dolayısıyla yabancılar buranın önemini daha iyi anlıyor.



-Son olarak Kadir’in Ağaç Evleri’ne gelip doğayla iç içe bir tatil yapmak isteyenler için fiyatlarınızdan biraz söz eder misiniz?

-Fiyatlarımız kış ve yaz sezonu olarak değişiyor. 12 ay fiyatlarımız var. Kışın, klimalı odalarımızda sabah ve akşam yemekleri dahil kişi başı 55 lira. Yazın yüksek sezonda ise fiyatımız 70 lira. Yazın 60, kışın 10 personelimle yabancı ve yerli tüm misafirlerimizin en iyi şekilde vakit geçirmelerini sağlıyoruz.

Ayrıca kalacağı odaya göre de fiyatlarımız var. Acente çalışmadığım için internetten rezervasyon kabul ediyoruz. Bana dünyanın en ünlü acenteleri geldi kabul etmedim. Benim için önemli olan burayı seven insanların gelmesi. Bunun için arada gelen sporcu grupları dışında mümkün olduğunca grup almamaya çalışıyorum.