TÜRKİYE’DEN 4 MİLYON KİŞİ DÜZENLİ OLARAK KKTC’YE GELİYOR!

KKTC Turizm ve Çevre Bakanlığı Müsteşarı Serhan Aktunç açıklamalarda bulundu.

TÜRKİYE’DEN 4 MİLYON KİŞİ DÜZENLİ OLARAK KKTC’YE GELİYOR!

Panele konuşmacı olarak KKTC Turizm ve Çevre Bakanı Müsteşarı Serhat Aktunç ve Stratejik İletişim ve Öğretim Tasarımı Uzmanı Prof. Dr. Murat Barkan katıldı.

İlker Ünsever, “Kavramsal olarak sürdürülebilirlik sözcüğünü sakız gibi kullanıyoruz. Her alanda, her sektöre eklenen bir sıfat oldu. UNDP’nin tanımlaması ile gerçekleşen turizm hareketi arasında makas açılıyor. Turizm, endüstriyel anlamda daha çok turist, daha çok gelir kavramlarını sever. Bu kavramlar zehirlemeye çok elverişlidir. Turizmde bu bir paradoksa yol açıyor. Sayı artıkça gelir de düşer. Değer kaybeder. Kuşadası iyi bir örnektir. Fethiye’nin Ölüdeniz’ini öldürmeyi başardık aslında. Bir destinasyona giden kişi sayısı kontrolsüz olarak artınca destinasyonun değeri de düşüyor. BM, UNDP’nin kalkınma kavramına takılıp bunu büyüme olarak kullananlara şöyle diyorum; Çok da kalkınma! Sürdürülebilirlikle kalkınmayı bu anlamda çelişik buluyorum” dedi.

“TÜRKİYE’DEN 4 MİLYON KİŞİ DÜZENLİ OLARAK KKTC’YE GELİYOR”

KKTC Turizm ve Çevre Bakanlığı Müsteşarı Serhan Aktunç ise, “KKTC’nin ekonomisi turizme çok bağlı. 2019’da cari açığının yüzde 63’ünü kaplıyordu. Pandemide bu oran yüzde 23’e kadar düştü. Kalkınma ve sürdürülebilirlik arasında fayda zarar değerlendirmesi yapmak lazım. KKTC’nin ekonomisi turizme bağlı. KKTC’ye yurt dışından gelen iş gücü de çok yüksek. Kıbrıs’ın 2019’daki turizm geliri 960 milyar dolardı. Ama havuzumuzun altı delik. Çünkü çalışanlar yabancı ve alınan maaşlar dolar olarak yurt dışına çıkıyor. Ekonomi çok yüksek. Uçak biletleri çok yüksek. Bir adayız. Çözüm bulmalıyız. Türkiye’den 4 milyon kişi düzenli olarak KKTC’ye geliyor. Ama 80 milyonun haberi yok. KKTC’de “casino” var diye düşünüyorlar. Topluma mal olmayan hiçbir şey sürdürülemez. Pandemide üniversiteler online eğitime geçti, esnaf üniversiteyi bastı. Çünkü esnaf üniversitelerden para kazanıyor. Türkiye bizim en büyük destekçimiz. Kültür, dalış, gastronomi gibi turizm çeşitlerimiz var. Ama KKTC’de casino turizmi yapıldığı algısı çok yüksek” sözleriyle Türkiye’nin KKTC için önemini vurguladı.

“OTELLERİN YEREL EKONOMİYE KATKISI ÇOK DÜŞÜK”

Stratejik İletişim ve Öğretim Tasarımı Uzmanı Prof. Dr. Murat Barkan ise konuşmasında şunları aktardı: “Kalkınma biraz daha algıları sınırlıyor. Fazla alan bırakmıyor. Yaşamın içerisinde pek işe yaramıyor. Bir dönem Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde çalıştım. Kıbrıs’ın en büyük üstünlüğü çaresizliğiydi. Sanayi olmadığı için doğa da kirlenmiyor. Bu da şansıydı. Reklam ve haber eskidendi. İletişim seçeneklerinin az olduğu yerlerde reklam ikna eder. Seçeneklerin çok olduğu yönde ikna gücü azalır. İnsan ilişkileriyle oluşan tanıtım belki de dedikodu daha etkili. Küresel ölçekte güven çok öne çıkıyor. Otellerin yerel ekonomiye katkısı çok düşük. Doğrudan aile yanında kalma daha çok katkı sağlıyor. İnsan ilişkilerini güvene dönüştüren bir atmosfer çok güzel iş yapıyor”

“ENDÜSTRİYEL TURİZMİN GELECEĞİ ÇOK KARANLIK ÇÜNKÜ SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL”

TÜRSAB Hukuk Başdanışmanı İlker Ünsever; “Turizm endüstrisinde romantizme yer yok. Endüstriyel turizmin geleceği çok karanlık çünkü sürdürülebilir değil. Burada karbon ayak izini konuşmak lazım. En çok izi uçak yolculukları bırakıyor. Yeniden karayolu ve denizyolundaki zamana döneceğiz. Hızı azaltacağız. Hız, hazzı azaltıyor. Doğada hızlı gidenlerin yaşamı daha kısa oluyor. Sürdürülebilirlikle hızın çok büyük bir ilgisi var” diye konuştu.

Uçak biletlerinin fiyatlarının yüksek olması ve çevreye zarar vermesi gibi nedenlerle alternatif ulaşım arayışında olduklarını belirten Serhan Aktunç; “Yat turizminde adımlar atarak alternatif ulaşım yollarını arıyoruz. Kruvaziyer turizminin gelişmesi benim öğrenciliğimden beri hayalimdi. KKTC’nin içinde bulunduğu siyasi durum nedeniyle bunu yapamıyoruz. Hatay’dan gemi seferleri başladı. Diğer adalara giden gemiler Kıbrıs’a da gelir mi? Akdeniz Çanağı’nda gezen gemiler Yunan Adaları’na uğruyor. Yunanistan Magosa’ya uğrayan gemilere diyor ki; Kıbrıs’a gidersen bize gelemezsin. Yunanistan Akdeniz’deki gemi ticaretini tek başına yönetiyor. "Burada da bir şeyler yapılabilir mi ?" diye herkesle konuşuyoruz. Türk bayraklı gemilerle farklı rotalar oluşturulabilir. KKTC hepimiz için çok önemli. Avrupa’dan gelen turistlerin çoğu Larnaka üzerinden geliyorlar. Ercan Havalimanı’nı kullanmıyorlar. Bu konuların desteklenip sübvanse edilmesi önemli. Stratejik önemde bir adayız. Ortak hareket edip ortak strateji uygulamalıyız” diyerek alternatif çözüm önerilerinde bulundu.

İlker Ünsever’in; “Yaşam bir yolculukken biz ne yazık ki varmak odaklı yaşıyoruz. Bu çok yanlış değil mi? Yavaşı, sakini giderken de öğrenmek mümkün değil mi? Hızı nasıl yavaşlatırız?" sorusuna Murat Barkan:" Turizm talebi artık hızı geçti ama talep şu an “bana yaşamı kolay kıl” diyor. Pandemide bireysel talepler ortaya çıktı. Bu talepleri birleştirebilirsek doğru yönlendirebiliriz. Benim çıkarımım ‘yaşamı yaşanabilir kılmak’ üzerine. X, Y, Z kuşağı talepleri tetikliyorlar. Ben bu kuşakların bizim beceremediğimiz yavaşlama, sürdürülebilir kılma noktasında başarılı olacaklarını düşünüyorum. Gelecek kuşaklar insanileşen dönüşümü, yaşamına aktarıyor. İnsanın insanla kurduğu ilişkinin yaygınlaşması hızı dedikoduda çok yüksek” cevabını verdi.