BİR NEFESTE BERLİN!
Berlinde öncelikle beni misafir eden akrabalarım Keskin Ailesine ve işleri olmasın rağmen geleceğimi daha önceden bildiği için çalıştığı iş yerinden izin alarak bizzat bana rehberlik yapan Hakan Keskin kardeşime burada teşekkürlerimi sunuyorum. Başkent Berlinde gezilecek ve görülecek o kadar çok yer var ki, iki günlük süre içerisinde gezebildiğim ve gördüğüm bazı tarihi ve doğal mekânları sizler ile paylaşacağım.

Halil Öncü Berlin'i gezdi, gördü ve yazdı!...
Almanya'nın başkenti olan Berlin, zengin sosyal hayat ve kültür izleri ile kendisini hayran bıraktırıyor. Özellikle tarihi yapıları ve bu tarihe yapılara olan ilgi gözlerden kaçmıyor. Berlini yaşatan ve anlatan eski mimari binalar bizleri adeta kendisine hayran bıraktırıyor. Geniş caddeleri, kaybolacak kadar olan parkları, ormanları ve gölleri ile oldukça yeşil bir şehir olarak göze batıyor. Berlini gezmek için bazı noktalarda yürümeyi tercih edebilirsiniz ancak, çok iyi dizayn edilmiş metro ve tramvay hattını da kullanabilirsiniz.

İki gün boyunca gece gündüz Berlin'i bana anlatan ve çok iyi bir güzergah çizerek bana rehberlik yapan Hakan Keskin kardeşime sonsuz teşekkürlermi sunuyorum.
Zaman çok dar olduğu için burada doğmuş ve büyümüş Hakan Keskin Kardeşimin rehberliği ile gezimize başlıyoruz. O kadar gezecek nokta var ki, kısa bir zaman da bunları tamamlamak oldukça zor olduğundan bu süre içerisinde planladığımız noktalara gezimize başlıyoruz.
Tüm Berlinliler ile gelen turistlerin buluşma noktası olan Alexanderplatz Meydanı ile gezimize başlıyoruz. Meydandaki TV kulesi oldukça dikkat çekici. Ayrıca buradan bu kuleye çıktığınızda Berlini kuşbaşı görmeniz de mümkün.

Brandenburg Kapısı...

Brandenburg Kapısının hemen yanında yer alan Parlemento binası...

2.Dünya savaşını görmüş bir bina...
Hep duyduğum ve merakla görmek istediğim tarihi Brandenburg Kapısına geliyoruz. Burada dünyanın dört bir yanında gelen turistler fotoğraf çektirmek için adeta birbirleri ile yarışıyorlar. Bu kapının tarihsel bir özelliği var. Başkent Berlinin imparatorluk döneminde kullanılan kapılarından birisi olan bu kapının üzerinde Mahşerin dört Atlısını temsil eden bir heykel bulunuyor. Napolyon Berlini işgal ettiği zaman önce bu kapının tamamını söküp götürmek istemiş ancak bu mümkün olmayınca tepesindeki bronz heykeli almış. Daha sonra da Almanya Fransayı işgal edince heykel geri alınıp yerine takılmış. Kapının doğu bölümünde Amerikan Büyükelçiliği ve kapının hemen yanında Pariser Platz Meydanı yer alıyor.

Berlin'i dikine bölen geniş yollar.. Altın Melek Zafer Sütunundan çekilmiş bir fotoğraf...
Berlin duvarının yıkılması ile 22 Aralık 1989 tarihinde, bu bölge resmen trafiğe açılmış ve 100 bin kişi, iki Almanyanın birleşmesini kutlamak üzere buraya gelmişler. Meşhur Berlin duvarı da ilk kez bu bölgede yıkılmaya başlanmış. Burasını hem gece hem de gündüz gördüm. Özellikle gece ışıklandırma harikaydı.

Berlin Olimpiyat Stadı...
Brandenburg Kapısının hemen yanında yer alan Parlemento binasının yanına geliyoruz. Parlemento binasının tepesindeki cam kubbe oldukça dikkat çekici. Buraya kadar gelmişken burasını da görmekte fayda var.

Berlin Duvarı...

Berlin Duvarı...
Berlin duvarına geliyoruz. Duvar yıkıldıktan sonra kalan bölümler turizmin de vazgeçilmezleri arasına gelmiş. Berline gelenlerin mutlaka resim çektirdikleri yerlerden bir tanesi Berlin Duvarı. Duvar, 1961 yılında Doğu Almanya bölümü tarafından yaptırılmış. O dönem duvarın bu bölümünde, işaretli alana girenlerin ölüm riski varmış. 13 Ağustos 1961 tarihinden itibaren, şehrin iki bölümü arasındaki ilişki tamamen kesilmiş. 1961-1989 yılları arasında, duvar, tüm göçleri engellemiş ve kaçmaya çalışan yaklaşık 5000 kişiden 200e yakın kişi açılan ateşler sonucu öldürülmüş. Bunların izlerini hala görmek mümkün. Bu duvar 9 Kasım 1989 tarihinde yıkılmaya başlamış. Duvar yıkıldıktan sonra, duvar parçaları, coşkulu bir halk ve hediyelik eşya satıcıları tarafından ele geçirilmiştir. Kalan duvarlar ise şimdilerde şehre gelenlerin imza attıkları ve grafiti resimlerin paylaşıldığı bir yer olmuş.

Berlinin simgelerinden Yıkık Kilise...
Hakan Keskin kardeşim ile gezimizde bu kez Kudamm olarak bilinen ve Berlin Şehirin daha çok sosyete kısmının yer aldığı ve alışverişin yoğun olduğu bölgeye geliyoruz. Burada da yer alan yıkık kilise dikkatimi çekiyor. Bu kilise adeta Berlinin simgesi olmuş. 2. Dünya Savaşında kulesi anlatılanlara göre zarar görmüş ve o haliyle muhafaza edilerek günümüze taşınmış. Hemen sağ ve sol yanına yapılan yeni kilisede ise ibadet yapılırken, yıkık kilise ise eski haliyle korunuyor.
Buradan tarihi Berlin Olimpiyat Stadyumuna geçiyoruz. Şehrin doğu kısmında yer alan ve 1936 yılında düzenlenen Olimpiyat Oyunlarına ev sahipliği yapmış olan stad yine o yıllarda savaştan oldukça etkilenmiş ve Mussulini ve Hitleri bu statta buluşturmuş. Şehrin Bundesligada temsil eden Hertha Berlin'in maçlarını oynadığı bu stad 74,064 kişilik.

1963 yılında Berlin Duvarından tırmanan ve batıya geçmek isteyenlerin öldürüldüğü nokta ve o dikenli teller...

Berlin Şehir turu yapan otobüsler...
Ve Kreuzberge geçiyoruz. Hakan kardeşim seni İstanbula götürüyorum dediğimde biraz şaştırmıştım. Ama gidince ne demek istediğini anladım. Burası bildiğin Türkiye. Küçük İstanbul adını takmışlar buraya. Özellikle Türklerin oldukça yoğun olarak yaşadıkları ve ticaretlerini şekillendirdikleri bir bölge. Gördüğümüz tabelalardan da bunu anlıyoruz. Her yer Türkçe tabela ile dolu. Burada Almanca bilmiyorsanız da fark etmiyor. Kime sorsanız derdinizi bir şekilde dinliyorlar ve çözüm bulmaya çalışıyorlar.
Cafeler, dönerciler, kebapçılar, çorbacılar size Türk lezzetlerini sunuyorlar. Oldukça da hareketli. Açıkçası gezdiğim dönem içinde Berlinde bu kadar hareketli bir bölge görmedim desem yeridir. Bizde burada kısa da olsa uzak kaldığımız Türk lezzetlerinden tatmak için çeşitli restaurantlar da yemeğimizi yiyor ve yolumuza devam ediyoruz.
Altın Melek adını taşıyan ve kentin en önemli anıt sütunlarından birisini oluşturan Zafer Sütununa geliyoruz. Bu sutün 1864 yılında Heinrich Strack tarafından İkinci Schleswig Savaşındaki Prusya zaferinin anısına tasarlanmış. 2 Eylül 1873'teki açılışına kadar Prusya 1866 Prusya-Avusturya Savaşı ve 1870-1871 Fransa-Prusya Savaşı'nda da zaferler kazandığı için anıt bu savaşlara da atfedilmiş.
Orijinal plandan farklı olarak, birleşme savaşları olarak anılan bu zaferler, Friedrich Drake tarafından tasarlanan 8.3 metre boyunda ve 35 ton ağırlığındaki Victoria heykelinin eklenmesi için de ilham kaynağı olmuş. Almanlar buraya Altı Melek adını takmışlar. Her gün binlerce kişi bu sütundan tırmanarak zirveye Victoria heykeli ile Berlin manzarasını görmeye geliyor. Burada asansör yok . O yüzden oldukça dik ve zorlu bir tırmanış ile zirveye ulaşıyorsunuz. Buradan kentin düz, dik ve geniş yollarını çok daha iyi görebiliyorsunuz.

Berlin Sachenhausen Nazi kampı...

Berlin Sachenhausen Nazi kampı...
Daha çok gezecek yer var tabii ki ama zamanı da çok iyi değerlendirmemiz gerektiğini biliyoruz. Mutlaka görmek istediğim mekanlardan birisi olan Nazi Kamplarından birisini görmek için arabamız ile yola çıkıyoruz.

Berlin Sachenhausen Nazi kampı...
Berline yaklaşık 35 km. uzaklıkta yaklaşık 40 dakikada ulaştığımız Sachenhausen Nazi Toplam kampına geliyoruz. Burası 1936-1945 yılları arasında faaliyet göstermiş bir Nazi toplama kampı. Nazi toplama kamplarının idari merkezi olma özelliği taşıyan bu kamp aynı zamanda SS eğitim merkeziymiş. Geniş bir alana yayılmış olan kampta, gaz odasının yanı sıra, çeşitli ameliyatların yapıldığı bir de patoloji laboratuarı bulunuyor. Oldukça etkileyici bir ortam. İnsan ne diyeceğini, ne düşüneceğini şaşırıyor adeta. Empati yapıp kendinizi o günlere götürüyor ve zulmün ne derecede yoğun yaşandığını daha iyi anlıyorsunuz.

Berlin Sachenhausen Nazi kampı...
Birçok Nazi toplama kampında olduğu gibi bu kampta da kamptaki hayatın inanılmaz insanlık dışı olduğunu görüyoruz. Hemen bahçede içtima alanındaki ateşli silahlarla ve asarak idamların yaşandığını öğreniyoruz ve buraları görüyoruz. 1938 yılı Kasım ayında binlerce Yahudi bu kampta tutsak edilmiş. II. Dünya Savaşı'nın patlak vermesinin hemen öncesinde, 1939 yılının Eylül ayı ortalarında, Alman polisi, Berlin belediye sınırlarında yaşayan ve çoğunluğu Polonya vatandaşı ve vatansız olan 900 Yahudiyi tutuklayarak Sachsenhausena yani bu nazi toplama kampına getirmiş. Ve en acısı da burada mahkûm hasta ve güçsüz olan insanların hayatları Alman doktorları tarafından buradaki gaz odalarında sona erdirilmiş.

Berlin Sachenhausen Nazi kampı...

Berlin Sachenhausen Nazi kampı...
Esirler, kampta zorunlu tıbbi deneylere tabi tutulmuş. Ağustos 1941de Sovyet Kızılordu mensubu yaklaşık 18,000 savaş esiri bu kampa getirilirken, esirlerin kampa varışlarının hemen ardından 13,000den fazlası Naziler tarafından vurularak katledilmiş.

Berlin Sachenhausen Nazi kampı...İnsanların yakıldığı ocaklar!
Burada gezerken müzede yer alan eski eşyaları, kullanılan malzemeler, hatıra defterleri, giysiler ve halen gün yüzünde kalan barakalarda ve gaz odaları anki o günleri bizlere anlatır gibi. Burada bambaşka bir dünya içine girerken, ayrılıyor ve burasının etkisini saatlerce üzerimizden atamıyoruz.
Şehrin bazı bölgelerinde hobi bahçeleri dikkatimizi çekiyor. Bu hobi bahçelerinden birisi olan ve Hakan Kardeşim ve Keskin ailesinin de sahip olduğu Hobi bahçesine geliyoruz. Burada yaklaşık 500-600 m2.lik alanlarda kiralanan bu yerler bahçe olarak kullanıyor. İçerisine küçük bir kulübe yapıp ayrıca bahçede istediğinizi yetiştirebiliyorsunuz. Dilerseniz de küçükbaş hayvancılığa da şartların yerine getirilmesi sonrasında izin veriliyor. Berlin2in ortasında bu tip bir yere gelmek açıkçası bize nefes aldırıyor. Buraya gelip de mangal yapmak olma mı? diyerek mangalı yakıyoruz ve Allah ne verdiyse yiyoruz. Burada yine bir arada olup hem sohbet hem de yemek keyfi yaptığımız başta Sedat Keskin dayıma, Hakan, Serkan, Nagihan Keskin, Mutlu Çakır ve Uğur Uçar kardeşlerime yakın ilgileri için teşekkür ediyorum.

Berlin'de yer alan Hobi bahçelerinde mangalımızı da yaptık!
Kısa sürede Fuar haricinde bizim gezebildiğimiz yerler buraları oldu. Az da olsa Berlini yaşama fırsatı bulduk. Tüm bunlar dışında daha birçok gezecek yer var. Bundan sonraki gidişimizde zamanımızı da iyi ayarlayarak Cafe Einstein,Checkpoint Charlie,East Side Gallery,Bergama Müzesi,Yahudi Soykırımı Anıtı ve Bira bahçeleri ve KaDeWe alışverişi merkezini de gezmeyi de umuyoruz.

Berlin'de dilenen insanlar...
Bu arada Berlinde dikkatimi çeken bir başka gözlemim ise çok sayıda dilenen kişi ile karşılaşmam oldu. Birçok noktada ellerinde kağıt bardaklar ile dilenen çok sayıda kişi ve yine köprü altında battaniye ve ambalaj kutularının üzerinde yatan evsizlerdi. Bir başka gezide görüşmek üzere

Berlin Gezimiz Antalya Gazetesin'nde iki tam sayfa olarak yer aldı...

Halil Öncü Berlin'i gezdi, gördü ve yazdı!...
Berlinin metro sistemi mükemmel!
Almanya'nın başkenti olan Berlin, zengin sosyal hayat ve kültür izleri ile kendisini hayran bıraktırıyor. Özellikle tarihi yapıları ve bu tarihe yapılara olan ilgi gözlerden kaçmıyor. Berlini yaşatan ve anlatan eski mimari binalar bizleri adeta kendisine hayran bıraktırıyor. Geniş caddeleri, kaybolacak kadar olan parkları, ormanları ve gölleri ile oldukça yeşil bir şehir olarak göze batıyor. Berlini gezmek için bazı noktalarda yürümeyi tercih edebilirsiniz ancak, çok iyi dizayn edilmiş metro ve tramvay hattını da kullanabilirsiniz.

İki gün boyunca gece gündüz Berlin'i bana anlatan ve çok iyi bir güzergah çizerek bana rehberlik yapan Hakan Keskin kardeşime sonsuz teşekkürlermi sunuyorum.
Berlinin simgesi Brandenburg Kapısı
Tüm Berlinliler ile gelen turistlerin buluşma noktası olan Alexanderplatz Meydanı ile gezimize başlıyoruz. Meydandaki TV kulesi oldukça dikkat çekici. Ayrıca buradan bu kuleye çıktığınızda Berlini kuşbaşı görmeniz de mümkün.

Brandenburg Kapısı...

Brandenburg Kapısının hemen yanında yer alan Parlemento binası...

2.Dünya savaşını görmüş bir bina...
Hep duyduğum ve merakla görmek istediğim tarihi Brandenburg Kapısına geliyoruz. Burada dünyanın dört bir yanında gelen turistler fotoğraf çektirmek için adeta birbirleri ile yarışıyorlar. Bu kapının tarihsel bir özelliği var. Başkent Berlinin imparatorluk döneminde kullanılan kapılarından birisi olan bu kapının üzerinde Mahşerin dört Atlısını temsil eden bir heykel bulunuyor. Napolyon Berlini işgal ettiği zaman önce bu kapının tamamını söküp götürmek istemiş ancak bu mümkün olmayınca tepesindeki bronz heykeli almış. Daha sonra da Almanya Fransayı işgal edince heykel geri alınıp yerine takılmış. Kapının doğu bölümünde Amerikan Büyükelçiliği ve kapının hemen yanında Pariser Platz Meydanı yer alıyor.

Berlin'i dikine bölen geniş yollar.. Altın Melek Zafer Sütunundan çekilmiş bir fotoğraf...
Berlin duvarının yıkılması ile 22 Aralık 1989 tarihinde, bu bölge resmen trafiğe açılmış ve 100 bin kişi, iki Almanyanın birleşmesini kutlamak üzere buraya gelmişler. Meşhur Berlin duvarı da ilk kez bu bölgede yıkılmaya başlanmış. Burasını hem gece hem de gündüz gördüm. Özellikle gece ışıklandırma harikaydı.

Berlin Olimpiyat Stadı...
Brandenburg Kapısının hemen yanında yer alan Parlemento binasının yanına geliyoruz. Parlemento binasının tepesindeki cam kubbe oldukça dikkat çekici. Buraya kadar gelmişken burasını da görmekte fayda var.

Berlin Duvarı...

Berlin Duvarı...
Berlin duvarında geçmişe dönüyoruz!
Berlin duvarına geliyoruz. Duvar yıkıldıktan sonra kalan bölümler turizmin de vazgeçilmezleri arasına gelmiş. Berline gelenlerin mutlaka resim çektirdikleri yerlerden bir tanesi Berlin Duvarı. Duvar, 1961 yılında Doğu Almanya bölümü tarafından yaptırılmış. O dönem duvarın bu bölümünde, işaretli alana girenlerin ölüm riski varmış. 13 Ağustos 1961 tarihinden itibaren, şehrin iki bölümü arasındaki ilişki tamamen kesilmiş. 1961-1989 yılları arasında, duvar, tüm göçleri engellemiş ve kaçmaya çalışan yaklaşık 5000 kişiden 200e yakın kişi açılan ateşler sonucu öldürülmüş. Bunların izlerini hala görmek mümkün. Bu duvar 9 Kasım 1989 tarihinde yıkılmaya başlamış. Duvar yıkıldıktan sonra, duvar parçaları, coşkulu bir halk ve hediyelik eşya satıcıları tarafından ele geçirilmiştir. Kalan duvarlar ise şimdilerde şehre gelenlerin imza attıkları ve grafiti resimlerin paylaşıldığı bir yer olmuş.

Berlinin simgelerinden Yıkık Kilise...
Yıkık kilise savaşın izlerini taşıyor!
Hakan Keskin kardeşim ile gezimizde bu kez Kudamm olarak bilinen ve Berlin Şehirin daha çok sosyete kısmının yer aldığı ve alışverişin yoğun olduğu bölgeye geliyoruz. Burada da yer alan yıkık kilise dikkatimi çekiyor. Bu kilise adeta Berlinin simgesi olmuş. 2. Dünya Savaşında kulesi anlatılanlara göre zarar görmüş ve o haliyle muhafaza edilerek günümüze taşınmış. Hemen sağ ve sol yanına yapılan yeni kilisede ise ibadet yapılırken, yıkık kilise ise eski haliyle korunuyor.
Buradan tarihi Berlin Olimpiyat Stadyumuna geçiyoruz. Şehrin doğu kısmında yer alan ve 1936 yılında düzenlenen Olimpiyat Oyunlarına ev sahipliği yapmış olan stad yine o yıllarda savaştan oldukça etkilenmiş ve Mussulini ve Hitleri bu statta buluşturmuş. Şehrin Bundesligada temsil eden Hertha Berlin'in maçlarını oynadığı bu stad 74,064 kişilik.

1963 yılında Berlin Duvarından tırmanan ve batıya geçmek isteyenlerin öldürüldüğü nokta ve o dikenli teller...

Berlin Şehir turu yapan otobüsler...
Küçük İstanbul, Kreuzberg!
Ve Kreuzberge geçiyoruz. Hakan kardeşim seni İstanbula götürüyorum dediğimde biraz şaştırmıştım. Ama gidince ne demek istediğini anladım. Burası bildiğin Türkiye. Küçük İstanbul adını takmışlar buraya. Özellikle Türklerin oldukça yoğun olarak yaşadıkları ve ticaretlerini şekillendirdikleri bir bölge. Gördüğümüz tabelalardan da bunu anlıyoruz. Her yer Türkçe tabela ile dolu. Burada Almanca bilmiyorsanız da fark etmiyor. Kime sorsanız derdinizi bir şekilde dinliyorlar ve çözüm bulmaya çalışıyorlar.
Cafeler, dönerciler, kebapçılar, çorbacılar size Türk lezzetlerini sunuyorlar. Oldukça da hareketli. Açıkçası gezdiğim dönem içinde Berlinde bu kadar hareketli bir bölge görmedim desem yeridir. Bizde burada kısa da olsa uzak kaldığımız Türk lezzetlerinden tatmak için çeşitli restaurantlar da yemeğimizi yiyor ve yolumuza devam ediyoruz.
Altın Melekten Berlini izlemek!

Altın Melek - Zafer Sütunu...

Altın Melek - Zafer Sütunu...

Altın Melek - Zafer Sütunu...

Altın Melek - Zafer Sütunu...
Altın Melek adını taşıyan ve kentin en önemli anıt sütunlarından birisini oluşturan Zafer Sütununa geliyoruz. Bu sutün 1864 yılında Heinrich Strack tarafından İkinci Schleswig Savaşındaki Prusya zaferinin anısına tasarlanmış. 2 Eylül 1873'teki açılışına kadar Prusya 1866 Prusya-Avusturya Savaşı ve 1870-1871 Fransa-Prusya Savaşı'nda da zaferler kazandığı için anıt bu savaşlara da atfedilmiş.
Orijinal plandan farklı olarak, birleşme savaşları olarak anılan bu zaferler, Friedrich Drake tarafından tasarlanan 8.3 metre boyunda ve 35 ton ağırlığındaki Victoria heykelinin eklenmesi için de ilham kaynağı olmuş. Almanlar buraya Altı Melek adını takmışlar. Her gün binlerce kişi bu sütundan tırmanarak zirveye Victoria heykeli ile Berlin manzarasını görmeye geliyor. Burada asansör yok . O yüzden oldukça dik ve zorlu bir tırmanış ile zirveye ulaşıyorsunuz. Buradan kentin düz, dik ve geniş yollarını çok daha iyi görebiliyorsunuz.

Berlin Sachenhausen Nazi kampı...

Berlin Sachenhausen Nazi kampı...
Sachenhausen Nazi kampına uğruyoruz ve oldukça etkileniyoruz!
Daha çok gezecek yer var tabii ki ama zamanı da çok iyi değerlendirmemiz gerektiğini biliyoruz. Mutlaka görmek istediğim mekanlardan birisi olan Nazi Kamplarından birisini görmek için arabamız ile yola çıkıyoruz.

Berlin Sachenhausen Nazi kampı...
Berline yaklaşık 35 km. uzaklıkta yaklaşık 40 dakikada ulaştığımız Sachenhausen Nazi Toplam kampına geliyoruz. Burası 1936-1945 yılları arasında faaliyet göstermiş bir Nazi toplama kampı. Nazi toplama kamplarının idari merkezi olma özelliği taşıyan bu kamp aynı zamanda SS eğitim merkeziymiş. Geniş bir alana yayılmış olan kampta, gaz odasının yanı sıra, çeşitli ameliyatların yapıldığı bir de patoloji laboratuarı bulunuyor. Oldukça etkileyici bir ortam. İnsan ne diyeceğini, ne düşüneceğini şaşırıyor adeta. Empati yapıp kendinizi o günlere götürüyor ve zulmün ne derecede yoğun yaşandığını daha iyi anlıyorsunuz.

Berlin Sachenhausen Nazi kampı...
Birçok Nazi toplama kampında olduğu gibi bu kampta da kamptaki hayatın inanılmaz insanlık dışı olduğunu görüyoruz. Hemen bahçede içtima alanındaki ateşli silahlarla ve asarak idamların yaşandığını öğreniyoruz ve buraları görüyoruz. 1938 yılı Kasım ayında binlerce Yahudi bu kampta tutsak edilmiş. II. Dünya Savaşı'nın patlak vermesinin hemen öncesinde, 1939 yılının Eylül ayı ortalarında, Alman polisi, Berlin belediye sınırlarında yaşayan ve çoğunluğu Polonya vatandaşı ve vatansız olan 900 Yahudiyi tutuklayarak Sachsenhausena yani bu nazi toplama kampına getirmiş. Ve en acısı da burada mahkûm hasta ve güçsüz olan insanların hayatları Alman doktorları tarafından buradaki gaz odalarında sona erdirilmiş.

Berlin Sachenhausen Nazi kampı...

Berlin Sachenhausen Nazi kampı...

Berlin Sachenhausen Nazi kampı...İnsanların yakıldığı ocaklar!
Burada gezerken müzede yer alan eski eşyaları, kullanılan malzemeler, hatıra defterleri, giysiler ve halen gün yüzünde kalan barakalarda ve gaz odaları anki o günleri bizlere anlatır gibi. Burada bambaşka bir dünya içine girerken, ayrılıyor ve burasının etkisini saatlerce üzerimizden atamıyoruz.
Berlinin ortasında hobi bahçesinde Mangal yaptık!

İyi ki varsınız. Berlin'in ortasında mangal keyfide yaptık!

İyi ki varsınız. Berlin'in ortasında mangal keyfide yaptık!

Berlin'de yer alan Hobi bahçelerinde mangalımızı da yaptık!
Kısa sürede Fuar haricinde bizim gezebildiğimiz yerler buraları oldu. Az da olsa Berlini yaşama fırsatı bulduk. Tüm bunlar dışında daha birçok gezecek yer var. Bundan sonraki gidişimizde zamanımızı da iyi ayarlayarak Cafe Einstein,Checkpoint Charlie,East Side Gallery,Bergama Müzesi,Yahudi Soykırımı Anıtı ve Bira bahçeleri ve KaDeWe alışverişi merkezini de gezmeyi de umuyoruz.

Berlin'de dilenen insanlar...
Bu arada Berlinde dikkatimi çeken bir başka gözlemim ise çok sayıda dilenen kişi ile karşılaşmam oldu. Birçok noktada ellerinde kağıt bardaklar ile dilenen çok sayıda kişi ve yine köprü altında battaniye ve ambalaj kutularının üzerinde yatan evsizlerdi. Bir başka gezide görüşmek üzere

Berlin Gezimiz Antalya Gazetesin'nde iki tam sayfa olarak yer aldı...